Hayatın içinden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayatın içinden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2016 Cuma

Doğal ve hayali yaşamak mümkün!








Her sene yaz tatili için gittiğim yaylaya bu yıl bayram için biraz erken gittik. Orada "güzel bayram geçirmenin" ne demek olduğunu bir kez daha anladım. 

Sahici kurulan kalabalık sofralar, çocukların bahçede ki gülüşmeleri, oradan oraya koşuşturmaları, çocukluk arkadaşlarımla tatlı sohbetler eşliğinde içilen kahveler, mahallenin büyüklerine el öpmeye gitmeler, Kaan'nın cebine harçlık veren komşular, karnımız ağrıyacak kadar her gittiğimiz evde şeker yemeler...bunları yazarken bile içime dolan huzurun tarifi yok.





Olmak istediğim yerde bayramı geçirmenin mutluluğu ile koskoca 15 günü dolu dolu geçirdim. Öyle ki fotoğraf çekmek bile gelmedi içimden. Anın tadını çıkardım diyebilirim.

Bazı günler ormana yürüyüşler yaptık, kozalak topladık, kar sularının açtığı dere yataklarından geçtik, uzun uzun oksijeni içimize çektik, kuş seslerini dinledik..Sahiden doğada olmayı ve bana hissettirdiklerini özlemişim. Instagram'da yazdığım gibi bu anları yaşamak için tam bir yıl boyunca bekliyorum.

Annemin yemeklerini, bize hazırladığı birbirinden nefis kahvaltı sofralarını, oğlumun mutluluktan cıvıltısını şimdiden özledim. Asma altında hırkama sarılıp güneşin batışını izlemeyi, soğuyan akşam saatlerinde -üşümemize rağmen- sevdiklerimle dışarıda kahveler eşliğinde yaptığımız sohbetleri düşününce o anlara geri dönesim geliyor.

Hava alanında annem ve babamla sarılıp ağlaştık yine. Bize sonsuz sevgilerini, ilgilerini, kaldığımız süre boyunca yaşattıkları mutluluk için aileme müteşekkirim. Onlara sahip olduğum ve mesafelere rağmen aramızda güçlü bağlar olduğu için bir kez daha şükür ettim. İyi ki varsınız! Sizi çok seviyorum... 

Umarım sizin bayramınız da benimki gibi mutlu geçmiştir...










Photo : Eve Wilson





29 Şubat 2016 Pazartesi

Sahil Evi / Birazda Alaçatı, Foça'dan..





Instagram'da Foça'yı ve Alaçatı'yı bitiremedim. Ama bitmiyor ben ne yapayım? Rengarenk kapılar, pencereler ve her sokakta bir milyon detay var. Tamam bu son bir daha çekmeyeceğim diyorum karşıma pencereden aşağı sarkmış bir çiçek çıkıyor ve kendimi tutamıyorum. Bir tek bana mı böyle harika geliyor? Bazı görüntüler sanki film karesi gibiydi.

Benim Alaçatı ve Foça sevgim kalabalığın olmadığı sakin zamanlar...Bahar ile birlikte daha da pekişen bir aşk sanki! Bizimkiler bu sevgimi bildiğinden olsa gerek; İzmir'e kim gelirse gelsin hemen ilk oraya gidiyoruz. Hemen planlar yapıldı, ne yenilir? nerede içilir ? üzerine ciddi çalışıldı. 

Özet şu ki; şehir hayatında almadığım kadar enerjiyi, mutluluğu depolayıp öyle eve döndüm şu iki günde.

Trafik oldukça yoğundu. Sanıyorum hepimiz doğaya, renklerine hasret yaşıyoruz. Fırsatını buldukça ilçelere, köylere akın ediyoruz.."Biz ne zaman böyle yerlere taşınacağız?" kritiğini yaparak güzel bir hafta sonu geçirdik. Yaklaşık 5-6 yıldır bunun hayalini kuruyorum. Sonuç; Şimdi yapamıyoruz bari yaşlanınca şehirde olmayalım.(nokta)

Çok fotoğraf çektim ama burada paylaşmıyorum biliyorsunuz :)Bakmak isterseniz instagram hesabımdan görebilirsiniz..



Ee bu yazı fotoğrafsız olmaz bari bloga uygun bir şeyler ekleyeyim..Eklediğim sahil evi her şeyi özetliyor aslında! 














Photographer : Alicia Taylor








28 Eylül 2015 Pazartesi

Biten Eylül'ün Ardından...




Eylül bitti işte. Ne çabuk! Niye bu kadar kısa sürdü? Yerine ekim kapısını açtı, buyrun diyor bile. Gerçi ekim geldi gelmesine de hava bir damla serinlemedi. Bildiğiniz sıcak yaz günlerini yaşıyoruz hala.

Kupkuru topraklar, ağaçlar, çiçekler...


Sizin içiniz de öyle mi bilmem ama benim içimde hep bir burukluk var.
Sanki hayatın tadı, yediklerimizin lezzeti hepten kaçtı gibi. Dünyada bir dolaptır dönüyor ama neyin nesidir bu? Sonumuz hayrolsun, inşallah!

En son yazmamın üzerinden yine bir ay geçmiş neredeyse. Çok tembelim çok! Bir çok kişi şikayet ediyor blogu güncellemediğim için. Evet haklısınız ancak buraya yazacak zamanı ve motivasyonu bulmakta zorlanıyorum. Sonbahar geldi diye daha hevesli olurum diye hissediyorum ama bakalım zaman ne gösterecek.




Bayramdan önce Foça tatili yaptık. En sevdiğim haliyle - yani kalabalık tatilciler yokken - Foça'da olmanın keyfini çıkardım. Uzun zamandır bisiklete binmemiştim. Kaslarım zonklayana kadar her gün evden bisiklet ile sahile gidiyor, bizimkileri orada bırakıp sokaklarda turluyordum. Bolbol fotoğraf çektim tabi. Yani huzurlu bir hafta geçirdik özetle.

İzmir'de olmanın iyi yanlarından biri de bu sanırım. İstediğin zaman kasaba tatili yapabiliyorsun.

Önemli bir değişiklik yok hayatımda aslında, yine rutin devam ediyor. Spor 
konusunda minik hedeflerim var (tabi kaytarmaz isem), bir de fotoğrafçılık kursuna gitmeyi çok istiyorum.




Kaan Batu cephesinde ise durum aynı. Kreşe başladı. Pek mutlu kuzucuk, tabi annesi de :))

Eğitimcilere, öğrencilere ve velilere güzel ve verimli bir yıl diliyorum...






Ve not: Hava karanlık olduğu için fotoğraflar içime sinmedi aslında. Neyse, bir daha ki sefer dersime daha iyi çalışırım söz :)









31 Ağustos 2015 Pazartesi

Yaz Günlüğü





Bu ay bitmeden bloga bir şeyler ekleyeyim derken, geldik Ağustos'un son gününe..  Ne yalan söyleyeyim içimden de pek gelmedi yazmak. 

Bu sefer yayla tatilimiz epey uzadığı için ayrılması da, döndükten sonra alışması da zor geldi. Her gün kalabalık yapılan kahvaltıları, babamın bahçesini, annemin sofrasını, çocukluk arkadaşlarımla yapılan keyifli sohbetleri özlüyorum..




Daha önceki gidişlerimden farklı olarak bol bol fotoğraf çekme fırsatım oldu, daha doğrusu fotoğrafçılığa iyice merak saldım diyelim.. Gerçi hala güzel çektiğimi düşünmüyorum ama en azından içimde o çoşkuyu hissediyorum artık :)

Şimdi paylaştığım fotoğraflar bana ait. Bu blogta kendi çektiğim fotoğrafları paylaştığım nadir görülmüştür, o nedenle devamı gelir mi bilemiyorum...ısrar etmeyin! :)




Bu sene yayla dışında pek bir yere gitmek istemedim. Kaan Batu'nun ısrarları üzerine bir kaç defa deniz kaçamakları hariç, yaz sıcağında dahi bulunmadım. Yani yaz mevsimini pas geçtim diyebilirim ( eğer ki Eylül son dakika bana yamuk yapmaz ise )

Her yaz dönüşünde bir daha ki senenin hayallerini kurduğum, çocukluğumun yaz tatillerini geçirdiğim baba eviyle bu sene için vedalaştık..

Hoşçakal Yaz, Hoşgeldin Sonbahar...









1 Nisan 2015 Çarşamba

Hoşgeldin Nisan





Nisan ayını çok severim. Bu sene güzel bir başlangıç yapamadık ne yazık ki.. Havaların değişkenliği ve bitmek bilmeyen öksürüğüm enerjimi yerle bir etti. Hele bir de karabasan gibi ülkemizin üzerine çöken sevimsiz olaylar yok mu, birşeyler yazıp paylaşma isteğimi engelliyor. Ama ne olursa olsun artık silkinip kendime gelmem gerekiyor.. Hayat hep olumsuzluklarla sürmez değil mi? Her gecenin ardında bir sabah, her karanlık yolun sonunda bir ışık mutlaka vardır.  

Tabi herkes gibi benim de zaman zaman yaşanılan gerçeklerin yükünü taşıyamayacağımı düşündüğüm zor zamanlarım oluyor ancak her zorluğun ardından bir güzellik geleceğine de inanmak istiyorum... İşte bu düşünce bana yaşanılan acılara katlanma gücü veriyor. Bazen unutup yola devam etmek gerekir. Eğer herşeyi hafızamızda tutsaydık çıldırırdık sanırım.

Bu yüzden nisan ayının misyonu uyanış olsun, umut olsun istiyorum...


Hepimize için içimizde çiçekler açtıran bir Nisan ayı diliyorum.











10 Şubat 2015 Salı

Şubat tatili böyle mi olmalıydı?



Şubat tatili kavramı uzun yıllar önce hayatımdan çekip gitmişti. Bu yıl Kaan Batu sayesinde tatil coşkusunu yeniden içimde hissettim, çocukluğumun şubat tatilleri gözümde canlandı. Derken strese soktum kendimi; öğretmenin tatil ödevi olarak verdiği kompozisyonu henüz yazmadığımı fark ettim, okuduğum kitabın özetini de çıkarmadım, matematik testini de tamamlamadım... Ne yapayım öğretmenim, kartopu fırlattım arkadaşlarıma on beş gün boyunca. Kış tatilinde yapılacak daha güzel ne var ki?

Hatırlaması güzel, yaşaması çocukluk kabusu olsa da bir başka güzeldi o zamanlar. Herkesin kendisine göre tatlı şubat tatili anıları vardır. Benimkileri kendi içimde yaşatırım, pek paylaşmam tatları zihnimde saklı kalsın diye. Zaten huyumdur, gün gün yaşadıklarımı yazıya dökmeyi de sevmem. Ama bu kez yazasım geldi sanki. Belki de oğlumun ilk şubat tatilini hep hüzünlü hatırlayacağım diye.

Daha önce bahsetmiştim, tatil için ailemin yanına gideceğimizden. Kazasız belasız gittik de çok şükür. Oğlumla bir ay önceden başladık planlarına; neler neler tasarladık kafamızda. Coşkuyla uçacak, gezecek, tozacak, boğuşacak, eve mutlu dönecektik. Ama işte olanlar oldu, hayal ettiğim, planladığım hiç bir şeyi yapamadan dün geri döndüm. Hadi planladıklarımı geçtim, evden hiç çıkmayıp evdekilerle kikirdesek, çatlayana kadar annemin yemeklerinden yesek, oğlumla dayısı boğuşsa, dedesi bize sanat müziği konseri verse de olurdu. Oldu mu? Maalesef olmadı.

Gideceğimiz gün Kaan Batu hastalandı. İlaçlarla bir şekilde ayakta tutup yolculuk kısmını hayırlısıyla atlattık derken ilk gecemizi acilde serum yiyerek, film çektirerek, tahlil yaptırarak geçirdik. Ertesi gün de doktor ve geniş çaplı bir dizi tahlil koşuşturmacası ile bir çırpıda geçti. Düşmek bilmeyen korkutucu ateşle birlikte iki gün boyunca hem Kaan Batu hem de biz perişan olduk. Üçüncü gün oğlumun gözü biraz açıldı ama bu sefer de ben yataklara düştüm. Hem de öyle böyle bir hastalık değil! Üç gün boyunca yerimden hiç kalkamadan yattım. Benimle birlikte oğlumun dayısı da hastalandı, o derece ki işe dahi gidemedi. Bana, kardeşime ve Kaan Batu'ya bakan annemin de bir gün sonra hasta olması ile perişan olduk, ağlanacak duruma geldik resmen. Hepimize bakma işi canım babama kaldı. Bize baktı, kahvaltı ve yemek hazırladı, ilaç verdi, iğne yaptı… Öksürük krizinden iki çift kelime dahi konuşamadık. Kısaca bizim Şubat tatili özeti “hastanelerde sürün, hastalan, yataklara düş, memlekete git ama kimseyi göremeden gel” şeklinde geçti gitti.

 - Yalan söylemiyorum öğretmenim, gerçekten çok hastaydım. Annem de, kardeşim de hastaydı. Öyle çok öksürdüm ki test yaprakları camdan uçup gitti. Okuyacağım kitaba ilaç döküldü, kıpkırmızı oldu, yapıştı sayfaları. Bir de kompozisyon yazacaktım ya, beynimde davul-zurna düğün vardı, aklımı toplayamadım bir türlü. Hem hani tatil olacaktı da dinlenecektim ben? Arkadaşlarımla gezip oyun bile oynayamadım ki!

Şimdi müsaadenizle çocuk Sebi’yi bırakayım anıların içinde, çoğunu kullanmadan geri getirdiğim valizin içini boşaltayım. Gidip yerleşmeli sonra biraz da dinlenmeli... Hastayım hala ben, bu kadar da çok öksürülmez ki canım!

Sahi sizin on beş tatiliniz nasıldı? Umarım hayal ettiğiniz kadar eğlenceli geçmiştir.


Bu arada aşağıda ki resimler yazıyla alakasız ama Studio Proba'nın posterlerine bayıldım. Bakmak isterseniz adreslerine buradan ulaşabilirsiniz.






images : Studio Proba













12 Aralık 2014 Cuma

I ♡ WEEKEND










Sabahları oğlanın kreş hazırlığı telaşı, sonra evi toparlama, öğleden sonraları biraz sosyal medya, tosbiğin eve dönüşü öncesi ne pişirsem kıvranmaları,  evde koşuşturmaca, uyuttuktan sonra seyredilen film eşliğinde koltuğa yayılmaca... Bu haftanın kısa özeti. Hafta içi o kadar monoton geçti ki, hafta sonunun her türlü yorucu koşuşturmacasına İzmir'in yağmuruna rağmen hazırım!  

Siz hazır mısınız peki?

Şahane bir hafta sonu diliyorum size de...














images # car-moebel #




15 Ekim 2014 Çarşamba

Ey Sonbahar...











images  # pinterest / collage # me


İzmir büyülü Sonbahar güzelliğine kavuştu yeniden. Parklarında dökülmüş yaprakları, üşütmeyen ama dışarıya hırkasız çıkartmayan nefis havası, kentin gün geçtikçe sonbahar renklerine bürünen güzel hatunlarının Alsancak'da salınmaları eşliğinde biz hazırız bu mevsime.

Sonbahar benim olsun, diğerleri sevenlerinin. Resimlerine bakmak bile ruhumu doyurmaya yetiyor. Ben gibi sonbahar severler adına sesleniyorum; baharat renkli dünyamız, tekrar hoş geldin.








3 Ekim 2014 Cuma

Mutluluktur Bayramlar ♡










Bayramlar mutluluktur,
Sevdiklerimize ♡ kavuşmaktır. 
Neşeyle gelsin ve evlerimize bereket getirsin.
İyi bayramlar!









images #elmueble#








22 Temmuz 2014 Salı

İçimiz Açılsın...













images # allthingsshabbyandbeautiful #



Buralara uğramadım epeydir. Instagram da ağır aksak paylaşıyorum bir şeyler ama blogla ilgilenemedim ne yazık ki. Şimdi geldim ama yine uzun bir ara veriyorum. Gitmeden bir ses vereyim, habersiz bırakmayayım dedim sizleri. 

Bugün tatile gidiyoruz. Muhtemelen siz resimlere bakarken biz yolda olacağız.

Blogdan bir şey paylaşmasam da Instagramdan  paylaşabilirim sanırım. Eğer buradan görüşemezsek şimdiden herkesin bayramını kutluyorum.

Sevdiklerinizle birlikte harika bir yaz tatili diliyorum...

Hoşçakalın...