Her sene yaz tatili için gittiğim yaylaya bu yıl bayram için biraz erken gittik. Orada "güzel bayram geçirmenin" ne demek olduğunu bir kez daha anladım.
Sahici kurulan kalabalık sofralar, çocukların bahçede ki gülüşmeleri, oradan oraya koşuşturmaları, çocukluk arkadaşlarımla tatlı sohbetler eşliğinde içilen kahveler, mahallenin büyüklerine el öpmeye gitmeler, Kaan'nın cebine harçlık veren komşular, karnımız ağrıyacak kadar her gittiğimiz evde şeker yemeler...bunları yazarken bile içime dolan huzurun tarifi yok.
Olmak istediğim yerde bayramı geçirmenin mutluluğu ile koskoca 15 günü dolu dolu geçirdim. Öyle ki fotoğraf çekmek bile gelmedi içimden. Anın tadını çıkardım diyebilirim.
Bazı günler ormana yürüyüşler yaptık, kozalak topladık, kar sularının açtığı dere yataklarından geçtik, uzun uzun oksijeni içimize çektik, kuş seslerini dinledik..Sahiden doğada olmayı ve bana hissettirdiklerini özlemişim. Instagram'da yazdığım gibi bu anları yaşamak için tam bir yıl boyunca bekliyorum.
Annemin yemeklerini, bize hazırladığı birbirinden nefis kahvaltı sofralarını, oğlumun mutluluktan cıvıltısını şimdiden özledim. Asma altında hırkama sarılıp güneşin batışını izlemeyi, soğuyan akşam saatlerinde -üşümemize rağmen- sevdiklerimle dışarıda kahveler eşliğinde yaptığımız sohbetleri düşününce o anlara geri dönesim geliyor.
Hava alanında annem ve babamla sarılıp ağlaştık yine. Bize sonsuz sevgilerini, ilgilerini, kaldığımız süre boyunca yaşattıkları mutluluk için aileme müteşekkirim. Onlara sahip olduğum ve mesafelere rağmen aramızda güçlü bağlar olduğu için bir kez daha şükür ettim. İyi ki varsınız! Sizi çok seviyorum...
Umarım sizin bayramınız da benimki gibi mutlu geçmiştir...
Photo : Eve Wilson