11 Ocak 2012 Çarşamba

Masalsı Ev...






Kış mevsimi kendini iyice hissettirdi bu hafta. İzmir'e bol bol yağmur yağdı. Haftsonu gelen Kaan Batu'nun dayısı ile gezme planlarımız da böylelikle suya düştü. Ne yapalım bizde bol bol film izleyip, trencilik oynadık ;)
Bu hafta yapmayı istediğim tüm işleri askıya aldım, bir tembellik hali var bende. Ne bir boyama, nede başka bişeyle ilgilendim. Bloglara bile girmedim.  Aslında hayatımda ani dalgalanmalar yada değişen birşeyler yok ama kış kasveti içimi daralttı diyebilirim. Minicik bir oğlunuz varsa, yağmurlu havalarda öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya dolaşamıyorsunuz. Benim gibi ...annemin deyimiyle "gezelek"birisi için zor bir durum. Oğluşla eve tıkılı kaldık. Arada sırada dışarı çıkmıyorsanız evde olma fikri sevimli gelmemeye başlıyor.  Çalışıyor olsaydım yağmurlu hava da eve gelip, oğlumla trencilik oynamayı hiç birşeye değişmezdim sanırım.
Bugün yine hava kapalı ve dışarı çıkma ümidimiz neredeyse yok gibi. 
Bu havalarda genellikle 
* Evin en konforlu ve sıcak odası seçilir
* Uyuyan oğlunuz gözlerini pörtletmeden hemen bloglara bakılır
* Sıcak çay'dan yudumlanır
* Böylesine rüya bir eve bir gün sahip olma hayalleri kurulur
* Mutluluk için sadece sağlıklı olmanın yeterli olduğu anımsanır ve şükredilir....

Hepinize ışıklı bir hafta diliyorum...

5 Ocak 2012 Perşembe

Yeni yılla gelen yenilik...

2010 da anne olmam nedeniye iş hayatıma soluk aldırmaya karar verdim. Anne olmaya alışmak ve oğlumla farklılaşan hayatıma ayak uydurmaya çalışırken ahşap boyamanın büyüsüne kapıldım. Kendime boya, fırça, ahşap obje, zımpara ve daha bir sürü şey aldım. Başladım boyama'ya...Boyama konusunda net'te araştırma yaparken beni bu büyülü dünyanın içine çeken Ece Aymer'in sitesine rastladım. Öğrendiklerimi uygulamaya ve minik denemeler yapmaya başladım. Oğlum uyurken boyayla uğraşmanın beni ne kadar rahatlattığını, adete terapi gibi geldiğini gördüm. .Çalışan bayanlar bilir, bir anda evde oturup çocuk bakmak, alıştığın tempodan kopmak zordur. Yeni hayatınıza alışmak öyle göründüğü gibi kolay değildir yani. Zamanla oğlumdan vakit buldukça  yaptığım boyamalarla adeta kendimi keşfetmeye başladım. Anne- babamla aynı şehirde bile yaşayamamamın eksikliğini hissetsemde, bebeğimi tek başıma büyütmeye çalışmak beni bazen yorsa da, evden bişeyler  üretebiliyor olmak  beni kendime getirdi...Bunları size niye mi anlatıyorum. 2012 yılında Ahşap boyama hobimi bir adım öteye taşımaya ve bu güzellikleri sizlerle de paylaşmaya karar verdim. 
Çok yakında ahşap boyamalarımı pembe-butik.blogspot.com adresinden satışa sunucam. Henüz yapım aşamasında ve benim bitirmem gereken projeler var. Ama azıcık ucundan gösterebilirim belki ;)

Bu arada şuanda İzmir Craft House de öğrenciliğim devam ediyor, daha öğrenmem gereken bir sürü teknik var. Yardımlarını esirgemeyen, boyama da ki eksiklerimi görmemi sağlayan tatlı arkadaşım Şeyda'ya da huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Sevgili atölyeminiz de çıkan güzellikleri görmek isterseniz sitesine uğramayı unutmayın lütfen.

Düşüncelerinizi çok merak ediyorum, lütfen benimle paylaşın olur mu dostlarım ;)

2012 de savaşsız, şiddetsiz, felaketsiz, sağlıklı, huzur dolu günleri birlikte yaşamayı diliyorum.

Sevgiler 
Sebi

30 Aralık 2011 Cuma

...

İşte, yine yılın son saatlerine doğru girmekteyiz..
2010 , 2011 derken sizlerle birlikte bu günlere geldi Pembe Yastık. 
Sizleri tanıdığıma ne çok memnunum bir bilseniz...iyiki buradayım ve iyi ki yanımdasınız.

Yeni yılda sağlık, esenlik dolu günlerde yine birlikte olmak dileğiyle...

Mutlu Yıllar!


28 Aralık 2011 Çarşamba

Beyazlara bürünmüş yeni yıl evi...

Dilerim ki; 2012 keşkelerin olmadığı, düşlerin ikiyle çarpıldığı bir yıl olur hepimiz için...


















Fotoğraflar: weranda

27 Aralık 2011 Salı

Sade bir ev...

Bembeyaz, sade dekore edilmiş bir evin bakarken bile nasıl mutluluk verdiğini gösteren bir ev. 

Haksız mıyım?






Fotoğraflar: Pinterest

22 Aralık 2011 Perşembe

Yeni yıla hazır evler.2...

Kendimi çalışıyormuşum gibi hissediyorum.
Günler öyle yoğun geçiyor ki, eşimle sanki günlerdir hiç görüşemiyoruz. Oysa ki başımı dizlerine dayayıp öylece kalakalmak istiyorum. Kaan Batu babaya bir düşkün oldu ki sormayın. Ne zaman şöyle yanyana gelsek hemen yanımızda bitiyor ve şaçımızı başımızı çekiştiriyor. Kıskanıyormuş gibi hissediyorum.
Ahh benim tatlı oğlum, ne çabuk büyüyorsun sen. Gün içinde bazen öylesine doymaksızın öpüyorum ki onu, neredeyse "ne çok öptün, yeter be anne!" diyecek gibi bakıyor. Aslında çok hoşuna gittiğini çaktırmadan belli ediyor. Neşeleniyor, sevildiğini hissediyor belli ki...
Bazı zamanlar sevgi dolu gülüşü yok mu içimi eritiyor...

Neyse...
Aslında yeni yıl postu olması gerekirken buralara nereden geldim bilmiyorum.
Bloglara bakıpta yeni yıl havasına girmemek mümkün değil. Bendeki sonuç, hala yapılması gereken birsürü boyamalar, verniklenecek objeler ve aklımdaki tilkilerle dolanıyorum.
Efendim resimlerin hakkını verelim ve erken de olsa yeni yıl mesajını şimdiden evrene yayalım...

Yeni yıl;

Yüreğimizde, hayatımızda iyiye, güzele, olumluya dair eksik olan ne varsa sunsun avuçlarımıza...

Yeni yılımız şimdiden kutlu olsun.















Fotoğraflar: El mueble

21 Aralık 2011 Çarşamba

♥♥♥...detaylar... ♥♥♥

Bir yerde okumuştum... 

Diyor ki; 

Bir hatunun eli güzel ise çekicidir, detay ararsanız avuç içine bakınız. 
O çizgiler ve kıvrımlar hayranlık uyandırır. 
Ne güzeldir o kadınlar...
Olmazsa olmazlar...
Detayın detayını mı istiyorsun?
Boşver...
Ne detayı?
Onlar hayatı güzel yapan detayların kendidir zaten...



Fotoğraflar: Pinterest 
Collage : Me  {pembe yastık}