Öylesine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öylesine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2014 Cuma

Bir - İki, Ses Kontrol...





Salı günü bizimkiler geldi. 
Ekibe ablam ve yeğenim de katılınca muhabbetimiz ballı kaymak tadında oldu. Yaz tatilleri, ara sıra gidilen baba ocağı ziyaretleri dışında hep hasretim onlara. 
Annemle her gün rutin telefon konuşmalarımız vardır. Sanki bayağıdır konuşmuyor muşuz gibi her gün uzun uzun laflarız, konu bitmez bizde :) 

Yeğenim Deniz henüz 1.5 yaşında. Bizimki onun yanında büyümüş abiş edasında geziyor, ama ne abilik sormayın... Miniği yalnız yakaladığı her köşede sıkıştırma peşinde. Bazı halleri o kadar komik ve dokunaklı ki ailecek onları izlerken pek keyifleniyoruz. Küçük olan  "ebi diyor, öbürü birtanem" diye sarılıyor. 2 dk sonra birbirlerine giriyorlar. 

Bizdeki ses olayından en çok komşular rahatsızdır herhalde. Şikayet gelecek kaygısıyla çalan her kapı ziline korkuyla bakıyorum. Bu sebepten fırsatını bulduğumuz her an sokaklara attık kendimizi.

İzmir bu hafta Mayıs ayını yaşadı. Zıpırları gezdirmek için harika bir hafta geçirdik bizde. Malum oğlan çocuklarının enerjileri bitmek bilmiyor. Annemde bu kadar fındık fıstık yerlerse olacağı budur diyor :)

Her gün ev ahalisi  7'de ayakta. Ailecek uykuya hasretiz. Bundan şikayetçi değiliz, yeter ki birlikte olalım bize yeter. Yorgun düşen beden uyku istiyorum diye isyan etse de, biz kızlar gece 1.5'dan önce yatmıyoruz. Bildiğiniz kaynatıyoruz :)) 

Bakalım bizim enerji nereye kadar dayanacak, hep birlikte yaşayıp göreceğiz.


Hafta sonunuz cıvıl cıvıl geçsin, ailecek kocaman sofralar kurulsun, gülünsün, eğlenilsin efendim...









 






23 Ekim 2013 Çarşamba

Erken gelen çoşku durumu






Görüşemedik bayram öncesinde ve sonrasında, umarım hepinizin keyfi yerindedir. 
İzmir'de hava şartları rengini tam anlamıyla belli etmese de, biz evde kış moduna geçtik. 
Özellikle Kaan Batu uyuduktan sonra, yakıyorum mumlarımı, demliyorum çayımı, gel keyfim gel... 








Sizi bilmem ama şimdiden dört bir yanımı yılbaşı havası sardı haberiniz olsun :) Sardı dediysem elimde bir iş olduğundan değil, sadece pinterest de resimleri gördükçe aylak aylak coşma durumu o kadar.




Hazır mumlarımı da yakmışken hem merhaba demek, hem de bu erken gelen çoşkuma sizi de ortak etmek istedim. 

Gerçi benim resimlerle ne kadar coşarsınız orası tartışılır :)





30 Eylül 2013 Pazartesi

Öylesine...







Bazen uzaklara gitmek istersiniz ya, işte öylesi günlerden...




9 Aralık 2012 Pazar

İzmir'den...




Pazar gününe bol yağmurla uyandık.
Ben böyle hayal etmemiştim :(

26 Kasım 2012 Pazartesi

13 Kasım 2012 Salı

Ivır zıvır...


Eşime göre çer çöp, 
bana göre mutluluk kaynağı.
Seviyorum onları...
V
dahası da var... 
sakladıklarım,
onun görmedikleri :)

             ★    ★ 






1 Kasım 2012 Perşembe

14 Eylül 2012 Cuma

Goodbye summer...

Fotoğraflar : Pinterest
Kolaj : Me 

Mutlu haftasonları!

28 Mart 2012 Çarşamba

Doğa'ya sırtımı dayamak istiyorum...

Rutine bağlanan günler sonrasında halet-i ruhiyeme iyi gelecek resimlere bakıp hayal kurarken sizlerinde görmesini istedim.

Birgün ,doğal yumurta, ekmek, peynir, tarım ilaçsız sebze-meyva , su katılmamış süt içme hayaliyle iç geçirdim.











Fotoğraflar buradan

16 Mart 2012 Cuma

...

Tabiatın gülümsediği yemyeşil haftasonları olsun hepinize...

27 Şubat 2012 Pazartesi

H-O-M-E

Atölye'ye giderken biliyorsunuz Kaan Batu'ya babaannesi bakıyordu. Babaannemizi diğer torunlarına bakmak üzere Soma'ya yolcu ettik. Ne zaman döner bilmiyoruz ama Cumartesi atölyede ki son günümdü. 
Üzüldüm hemde çok...
Yaklaşık olarak 4 ay süren atölye günlerimde öylesine güzel vakit geçirdim ki, hangisini anlatsam...

En önemlisi de kurduğumuz sıcak arkadaşlıklar atölye de geçen zamanı daha da anlamlı kıldı benim için. 

Kimden bahsetsem ki...Sevgili Şeydam, güzel gülen arkadaşım, herzaman sıcaklığıyla, içtenliğiyle atölye'ye gitme sebebim...
Sevgili Esin Hanımcım, konuşmaktan keyif aldığım, çene yarıştırdığım, zevkli arkadaşım...
Ahh Mehtap'cım, pembiş yastık, pembiş yastık diyen tatlığını nasıl anlatsam ki burada...özleyeceğim seni...
Pervin hanım'cım, öylesine tatlı, kibar ve maharetlisiniz ki sizi tanıdığıma nasıl mutluyum anlatamam...keşke yakında otursaydı diye hayıflandığım arkadaşım...
Sumru'cum, kaç haftadır kaytarsanda sohbetlerimizi, kahve keyfimizi özleyeceğim...

Veee...daha bir sürü tanıştığım, ara ara cumartesi ekibine dahil olan güzel insanlar...iyi ki tanıdım sizi. Her ne kadar daha önce'den tanısam da atölye sayesinde hakkında duyduğum tatlılığı tescillenmiş Colette'cim...yaptıklarını daha hiç kimse görmezken, ben gördüğüm için ne mutluydum birbilsen ;)

En önemlisi de , boyamayı herkese olduğu gibi bana da sevdiren, İzmir'e atölye açılmasına destek veren Sevgili Ece Aymer'e, İzmir Craft house atölyesini açarak dekoratif boyamanın güzelliklerine ulaşmamızı sağlayan Şeyda'ma huzurlanızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

Kısa zaman sonra vakit bulabilirsem Pembe Butiği açmak istiyorum. Biliyorum ki çok uzattım...ama karınca gibi oğlunuz varsa vakit pek kalmıyor.

Bu post da resimsiz kalmasın, butik için yaptığım en son çalışmam da süsü olsun diyerek hepinize güzel bir hafta diliyorum!



24 Şubat 2012 Cuma

...

Babamın ameliyatı iyi geçti. 
Mutluyum...ama yanında olamadığım için biraz buruğum. Olsun o iyi ya...
Sağlıklı, mutlu, sıcacık sevgi dolu haftasonu olsun.

9 Aralık 2011 Cuma

Postanız var!



Kış güneşi'nin içinizi ısıttığı sıcacık haftasonları dilerim..

1 Aralık 2011 Perşembe

Calendar / Takvim


Yeni bir yıla genellikle takvim almakla başlarım. Ne bileyim yeni başlangıçlar beni mutlu ediyor. Sıfır kilometre yıl düşüncesi hoşuma gidiyor...Sanki yaşantımızın tüm ayrıntılarını yeni yıla taşımıyormuşcasına seviniyorum işte...

Böyle bir ruh hali içinde arayışta iken bu bloga rastladım. Takvimler free olunca sizlerle de paylaşmak istedim. Şimdilik yeni yıla ait Mart'a kadar var. Sanırım devamı gelecektir. Sizde beğendiyseniz iyi bir fotokopici'ye gidip, kaliteli bir yazıcıdan çıktı alarak kullanabilirsiniz.

Orjinal boyutu için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.





29 Kasım 2011 Salı

...


Bu fotoğrafları görünce doğaya kendimi salıvermek istiyorum. Aklıma düşüyor yapmak istediklerim.

Mesela;
Böyle bir evim olsa



Marul, domates, yeşillik yetiştirmekten başka kaygım olmasın

Kaan Batu'ya doğal yumurta yedirsem  {moderncesi organik olup kandırıldığımız }

Kimi zaman dostlarla barbekü yapsak, yazı dışarıda geçirsek


Doğanın keyfini çıkarsam

 Hobilerimi yapsam
 Herzaman özenli olsam

Evimin keyfini doyasıya çıkarsam {orası burası kirlenecek kaygısı taşımadan }


Kimi zamansa yalnız kalsam. 

16 Kasım 2011 Çarşamba

itiraf

Doğumdan önce böyleydim ben...

Hayatımın hiç bir saniyesini “az mı yedim, çok mu… doğru mu beslendim, yanlış mı… n’aapsam da şu lanet boğazımı tutmayı becersem… gibi tuhaf iç sesle geçirmedim. Kaan Batu ile evde daha çok vakit geçirdiğimden midir yada boğazımı tutmayı beceremeyip abur cubur atıştırmamdan mıdır bilmem kilolar gün geçtikçe artıyor. Bu fazla kilolarla nasıl insan içine çıkarım, göbeğimi nasıl eritim ben?” türünden insanın içini gıdım gıdım eriten, çin işkencesinden beter  dur durak bilmeden kendi kendiyle mücadele halindeyim.

Şu düğün fotoğrafına bakıp arada iç geçimiyor değilim. Ey okur söyle bana ne yapmalı?