27 Eylül 2011 Salı

Sonbahar...


kucaklaşma { yapış yapış olmadan }........... 
Sıcak çay keyfi.{bunalıp içmekten vazgeçmeden}................
Herhangi bir turta çeşidi.{nem'den iştahım kesilmeden}...............
Sıcacık battaniye.{örtünme hissini hatırlayarak}................
Ferah makyaj {akmadan }
Sonbahar yaprakları ile yürüyüş yapmak.{terlemeden}................istiyorum....

Ya siz? 

26 Eylül 2011 Pazartesi

☀ Özlem ☀..........

...................Eve dönmek harika bir duygu. Mevsimlerden sonbahar gelmiş İzmir'e, yaz çoktan terk etmiş buraları.

 
Uzun yıllardır yaz tatillerimi ailemle birlikte geçirmiyordum. Kaan Batu'nun yaz sıcaklarından çok etkilenmemesi için tatilimizin büyük kısmını yayla da geçirdik.

İzmir'e taşınmadan önce, çalışma hayatında olduğum dönemlerde buranın bana her zaman verdiği sessizliğin, huzurun enerjisini biriktirip biriktirip, kendimi yeniden büyük şehrin kucağına atardım. Çoğu zaman sıkıldığımı söylesemde  aslında gerçekten orada mutlu ve üretken olduğumu şimdi anlıyorum.
Meyve ağaçlarının altına uzanıp kitap okumak kadar keyifli ne olabilir ki....yada yiyeceğin biberi toplamanın hazzını ne verebilir ki....  Egzos kokusunun hiç bilinmediği yollarda yapılan uzun yürüyüşlerden sonra dönülen sıcacık bir ev...... çocukluk arkadaşlarımla yaptığım uzun sohbetlerin verdiği mutluluğu ne verebilir ki.....

Yaz'ın en bunaltıcı zamanlarında,  yağmurun, sırılsıklam olmak isteyeceğiniz cinsten kocaman yağdığı, deli gibi esen rüzgarında, her geçen dakika yağmurun yeşili daha koyuya boyadığı ağaçlarında hayal kurmaya doyamadım.

Şimdi mevsimlerden sonbahar, bir yağmur yağıyor bir güneş çıkıyor ama ben hava durumu ile uğraşmayı çoktan bıraktım yeni bir hayalin peşindeyim.

Döndüğümuz nokta aynı görünse de, asla aynı değil. Biz bir yerlerde koştururken, zamanla yarışırken, ya da akıntısına kendimizi bırakırken, zanneder misiniz ki evde, başladığımız noktada zaman durmaktadir. Durmuyor ve akıp gidiyor.......Kaan batu 15 gün sonra 1 yaşına giriyor. Yazarken bile burnumun direği sızladı...

Ahhh İzmir... içine çekerken sonbaharı, beni de aldın bilinmezlere... 

.....................Neyse

Geleli 3 gün olmasına rağmen çamaşır, ütü, temizlik derken kendime gelemedim. Biliyorum bu yazım bir dönüş yazısından çok "ben" ile ilgili oldu ama merak etmeyin kısa zaman sonra kendime gelirim.

Şimdi müsadenizle sizler ben yokken neler yapmışsınız, bir gözatayım.......

Tekrar herkese merhaba....

12 Eylül 2011 Pazartesi

Erkek çocuk odası dekorasyon önerileri

  
Erkek çocuk-genç odası dekorasyonu:Genç-çocuk odaları, hem yatak odası,hem çalışma odası,hem oyun odası olarak kullanılan mekanlardır.İyi bir planlama ve doğru mobilya seçimiyle çocukların  kendilerini en iyi sekilde ifade edecekleri mekanlar yaratılmalıdır.Bakınız:Genç odaları
Mobilya seçimi:mobilya seçimi yapılırken,fonksiyonel,pratik,çok amaçlı kullanılabilen mobilyalar tercih edilmelidir.Çocuk odaları, bir veya birkaç kardeş tarafından paylaşılabilir.Odanın büyüklüğüne göre yatak seçimi ve yerleştirilmesi yapılmalıdır.Ranza yataklar yer kazandırması açısından tercih edilmelidir.
Depolama:Çocuk odaları genellikle dağınıktır.İyi planlanmış, depolama alanlarıyla bu problemi çözebilirsiniz.Herşeyi organize etmek için çekmeceler,kıyafetler için dolaplar,ayakkabılar için raflar unutulmamalıdır.Kitaplar için kitaplıklar,raflar da unutulmamalıdır.Çekmeceli yatak altları da depolama için ideal yerlerdir.Fazla dağınıklığı ortadan kaldırmak için dekoratif kutuları ve sandıkları da bu listeye ekleyebilirsiniz.

Renk seçimi:Erkek çocuk odalarında,mavi,kahverengi gibi renkler daha tercih edilir.Oda farklı cinsiyette bir kardeş tarafından paylaşılıyorsa yeşil,gri gibi renkler de ilave edilebilir.Birbiriyle uyumlu canlı renkler de tercih edebilirsiniz.



Genç odalarında renk seçimi
 
Her alanı değerlendirin

23 Ağustos 2011 Salı

Markafoni Alışverişim ve Minyatür Tablolar...


Markafoni'de minyatür tabloların satıldığını görünce hemen size de haber vermek istedim. Kampanya'nın bitmesine çok az bir zaman kaldı. Ben chiccy deco life ürünlerini beğendim. Siz de minyatür tablolardan hoşlanıyorsanız göz atmanızda fayda var derim. Ben yukarıda görmüş olduğunuz tabloyu sipariş ettim bile.
Mutlu Alışverişler!!





15 Ağustos 2011 Pazartesi

Yine... yeniden!

Eskiden eskiye ait ne varsa atanlardandım. Şimdi ise annemin evinde define aramaya çıkmış durumdayım. Eski bir eşya bulduğumda onun elden geçirildiği vakit ne hale bürüneceğini hayal etmeye başlıyorum.  Eğer ki becerebilirsem bu söylediğimi her bakışımda sevinç dalgaları yayılıyor bedenime.



Kimi evler vardır...içeriye girildiği ilk anda canlı yokmuş gibi görünür göze. Hareketsizdir, enerji akmaz kapıdan, pencereden...




Evdeki yaşanmışlığı arttırmak için büyük projelere imza atmanız da gerekmiyor üstelik. Dolaplarınıza yapıştıracağınız bir sticker, kendi dokunuşunuzu katarak boyadığınız minik bir obje ya da annenizden kalan yadigar dantel, oya ne varsa sevdiğiniz köşelere serpiştirerek bu değişimi başlatabilirsiniz, inanın bana...



12 Ağustos 2011 Cuma

Yağmur Sonrası...

Her sabah çam kokusu ile serin bir hava da uyanmak bünyeme iyi geliyor. Kendimi arınmış, dinlenmiş ve huzurlu hissediyorum. Hergün dağların ardındaki günbatımı'nın kırmızı ve rahatlatıcı ışığını izlemek hayatıma yeni bir anlam yüklüyor. Evet şuanda bulunduğum atmosfer bana bunları hissettiriyor. Tamam biliyorum bu sıcaklarda sizlere nispet yapar gibi anlatıyor olabilirim ama birde benim tarafımdan olaya bakalım.


Her zaman rahatlığıma önem vermişimdir. Nerede ve nasıl olursa olsun şartlar bana uymazsa hemen oradan uzaklaşırım.

Nasıl mı?

Kendi yatağı dışında uyuyamamak gibi, teknolojinin tüm imkanlarından sonuna kadar yararlanmayı sevmek gibi, Wınn denilen uyduruk teknolojiye kalmak gibi, dekorasyon mağazlarından uzun süre uzak kalmaya tahammülü olmamak gibi daha bir sürü kendimce sebepler uydurabilirim.

Şimdi durum farklı, artık oğluşum var. Onun mutluluğu ve rahatı benimkinden çok daha önemli. Şuanda miniğim diş çıkarıyor artı+ arkasından atlı kovalıyormuşcasına emekliyor. Aynı zamanda yürüme çalışmalarına da hız verdik. Bu koşullar düşünüldüğünde izmir'in sıcağında sanırım bunlara katlanmak, bu kadar harekete Kaan Batu'yu isilikten korumak kolay olmayacaktı.

İşte bu yüzdendir ki mavinin serinletici etkisine, güneşin sıcacık sarısına doymayı Eylül'e bıraktım...


Mutlu ve bereketli geçsin haftasonunuz...

4 Ağustos 2011 Perşembe

Akdenizden hepinize merhaba,

Güneye inmek herzaman neşelendirir beni. Yaklaşık bir aydır torosların çam ve kekik kokulu yaylasındayım. Kimi zaman internetin olmamasından söylensem de ara vermek iyi geldi sanırım... Ama bu sizi ve blogumu özlemediğim anlamına gelmiyor. Her ne kadar yanımda "vınn" denilen öve öve reklamını yaptıkları meret olsa da pek faydalanabildiğim söylenemez. Fırsattan istifade oğlumla bol bol oyun oynuyor, bahçenin taze meyva imkanından yararlanıyoruz. Kaan Batu bizzat kendi koparıyor kirazını, vişnesini, eriğini...Kısaca Ege'nin sıcağından uzak kalmak oğluma ve bana iyi geldi.

Daha önceki postumda güzel mesajlaınız için herbirinize ayrı ayrı teşekkür ederim...ne hoş şeyler yazmışsınız. Sözleriniz beni daha çok motive etti ve yapmam gereken bir sürü şeyi hatırlattı. Tatilimiz devam ettiği için bir süre daha blogumla sık sık ilgilenemeyeceğim. Ancak Eylül ayı için bir sürü planım var.

Yazın bu en sıcak ayında bile insanın hayal etme gücünün sınırı yoktur. Bende hayal etme gücümü besleyen dekorasyon örnekleri ile sizleri başbaşa bırakıyorum.

Hepinize sağlıklı ve gerçekten dinlenebileceğiniz tatiller diliyorum...